31 Ekim 2011 Pazartesi
Fox'un iddialı dizisi sona eriyor
Fox TV'de yayınlanan gençlik dizisi Derin Sular ekranlara veda ediyor.Beklenen ratingi alamayan dizi 1 Kasım Salı gecesi saat 23.15'te final bölümüyle son kez ekrana gelecek.
Behzat Ç.
Yönetmen Tarkan Karlıdağ, Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm'de seyirci sayısı 1 milyonu geçerse Behzat Ç. filmi'nın ikincisinin de çekileceğini söyledi.Erdal Beşikçioğlu ise Behzat Ç. dizisinin her bölmünün film mantığıyla çekildiğini, bu yüzden farklı bir dizi olduğunu vurguladı.Erdal Beşikçioğlu TV8'deki programda, normal hayatta dizi'de görüldüğünün aksine hiç tesbih çekmediğini, Altın Portakal'daki ödülünü de aynı zamana denk gelen tiyatro oyunu yüzünden gidip alamadığını söyledi. Beşikçioğlu, ayrıca hayranlarının kendisine değil, Behzat Ç'ye hayran olduğunu söylerken, tiyatro sevdalısı bir insan olduğunu, bu yüzden tiyatroyu da aynı anda beraber götürdüğünü ve eğer tiyatro'yu dizi yüzünden boşlarsa antremanı bırakan boksörden farkının kalmayacağını belirtti.
24 Ekim 2011 Pazartesi
Nadir intihar edecek mi?
Aziz Ağa, cezaevindeki Nadir'e mesajını göndermiştir.
Nadir ya kendi canına kıyacaktır ya da Bahar ile Memed ölecektir. Cezaevinde eli kolu bağlı oğlu ve Bahar için bir şey yapamayan Nadir, hayata küsmüştür. Gazi bütün ayarlamaları yapar ve Nadir’i cezaevinden kaçırır. Şimdi sıra Bahar ve Memed’i kurtarmaya gelmiştir. Nadir onları kaçırırken Aziz Ağa, hayatı pahasına buna engel olmaya çalışır. Ancak her şey tersine döner. Aziz Ağa, Nadir’in kurşunlarına hedef olur…
Bu arada Nadir için yeniden firar zamanı gelmiştir… Bu saatten sonra Mardin’de artık duramaz. İzlerini kaybettirecekleri bir yere gitmelidirler. Mardin’den çok uzağa İstanbul’a kaçarlar. Nadir’in asıl firarı şimdi başlar.
İstanbul’a gelen sadece Nadir değildir. Mardin’de hastanede yaşam mücadelesi veren Aziz Ağa tedavisi için İstanbul’a getirilir. Bahtiyanlar için şimdilik Aziz Ağa’yı hayata döndürme çabası içindedirler. Civan amcasından sonra babasının hayatına kasteden Nadir’i yakalamak için daha da hırslanmıştır. Öte yandan berdelle Aziz Ağa ile evlenen Asude de İstanbul’un yolunu tutmuştur. Ama hastanede Mahur Hanım ile karşılaşmaları hiç de iyi olmayacaktır.
Gönül ise her şeyden hatta kendinden bihaberdir. Yaptıklarından ve başına gelenlerden bin pişman, sadece oğlunun hasretini çekmektedir. Ancak Gönül için de her şey yeni başlıyordur. Bambaşka bir hayatın, bambaşka insanların içinde bulur kendini. Bir geneleve satıldığının farkına sonradan varacaktır.
Nadir ya kendi canına kıyacaktır ya da Bahar ile Memed ölecektir. Cezaevinde eli kolu bağlı oğlu ve Bahar için bir şey yapamayan Nadir, hayata küsmüştür. Gazi bütün ayarlamaları yapar ve Nadir’i cezaevinden kaçırır. Şimdi sıra Bahar ve Memed’i kurtarmaya gelmiştir. Nadir onları kaçırırken Aziz Ağa, hayatı pahasına buna engel olmaya çalışır. Ancak her şey tersine döner. Aziz Ağa, Nadir’in kurşunlarına hedef olur…
Bu arada Nadir için yeniden firar zamanı gelmiştir… Bu saatten sonra Mardin’de artık duramaz. İzlerini kaybettirecekleri bir yere gitmelidirler. Mardin’den çok uzağa İstanbul’a kaçarlar. Nadir’in asıl firarı şimdi başlar.
İstanbul’a gelen sadece Nadir değildir. Mardin’de hastanede yaşam mücadelesi veren Aziz Ağa tedavisi için İstanbul’a getirilir. Bahtiyanlar için şimdilik Aziz Ağa’yı hayata döndürme çabası içindedirler. Civan amcasından sonra babasının hayatına kasteden Nadir’i yakalamak için daha da hırslanmıştır. Öte yandan berdelle Aziz Ağa ile evlenen Asude de İstanbul’un yolunu tutmuştur. Ama hastanede Mahur Hanım ile karşılaşmaları hiç de iyi olmayacaktır.
Gönül ise her şeyden hatta kendinden bihaberdir. Yaptıklarından ve başına gelenlerden bin pişman, sadece oğlunun hasretini çekmektedir. Ancak Gönül için de her şey yeni başlıyordur. Bambaşka bir hayatın, bambaşka insanların içinde bulur kendini. Bir geneleve satıldığının farkına sonradan varacaktır.
18 Ekim 2011 Salı
Bosna savaşı TRT 1 ekranlarında dizi olarak izleyiciyle buluşacak.
Bosna savaşı TRT 1 ekranlarında dizi olarak izleyiciyle buluşacak.
TRT 1 'de 19 Ekim Çarşamba günü Bosna savaşını anlatan yeni dizi Mavi Kelebekler'de liseli Boşnak kızını oynayan Oya Okar, '' Bu dizi Bosna'daki acıları hatırlamak adına çok önemli'' dedi.
SÖYLEŞİ / NİL ÖZER / STAR
Gerçek bir dramı oynuyorsunuz. Duygularınızı öğrenebilir miyim?
İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış en trajik olaylardan biri Boşnak katliamı. Dünya?nin gözü önünde 300.000 küsür Boşnak katledilmiş. Ve bu çok vahşice yapılmış. Bu sebeple bu konu hakkında araştırma yaptıkça kalbiniz, zihniniz, değer yargılarınız paramparça oluyor. Çok büyük acılar yaşanmış. Böyle bir hikayeyi anlatmaya kalkmak sırtınıza herhangi bir hikayeden daha fazla yük yüklüyor.
Projeyi kabul etmenizdeki etkenler nelerdir?
Bu katliam yaşanırken ben 6 yaşındaydım, ne yazık ki o yaşlarda bu durumu algılayamıyorsunuz. Daha sonraları, üniversitedeyken böyle bir savaş yaşandığını ve pek çok insanın hayatının değiştiğini ögrendim. Bu acı olayın üzerinden sadece 20 yıl geçmiş olmasına karşın bu kadar az biliniyor olması beni çeken en onemli nedenlerden biriydi. Şimdi sokağa çıkıp 18-26 yaş arası gençlere sorsak Boşnak katliamı nedir diye, çok tatminkar cevaplar alamayacağımıza eminim. Bu sebeple bu olayın unutulmaması, unutturulmaması icin Sinevizyonun çok önemli bir işe imza attığına inanıyorum, bende bu işin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum.
Araştırma yaptınız mı?
Gerçek bir hikayeyi anlattığımız için aksi düşünülemez. Acı bir olayı anlattığımız için çok hassas davranmaya çalışıyoruz, yanlış veya gerçek dışı herhangi birşey yaparak kimseyi rencide etmek istemiyoruz. Bu sebeple pek çok yazılı belge, roman, film, belgesel izledik ve savaşı fiilen yaşamış kişilerin gerçek hikayelerini dinledik.Yapımcımız Hatice Soysev Kolat ve yönetmenimiz Yasemin Türkmenli?nin aile köklerinin oraya dayanıyor olması bu konuyu daha iyi değerlendirmemize yardımcı oluyor.
Tarih ilginizi çekiyor mu, dünyanın bugünkü durumu için neler söylemek istersiniz?
Oyunculuk yapmak için insanı anlamanız lazım. İnsanca olanı anlamak lazım. Bunun için gözlem yapmak, araştırma yapmak ve en önemlisi kendini tanımak gerekli ki başkasını da anlayabileyim. Kendini tanımak için de yaşadığın topraklarda ne olup bittiğini, seni sen yapan geçmişin, ne olduğunu bilmek gerektiğini düşünüyorum. Bana göre oyuncuyu özgün yapan şeylerden biri bu, doğuluyken batılıymış gibi davranmak değil. Bu yüzden de tarihi iyisi ve kötüsü ile sadece bir kahramanlık hikayesi olarak değil zaafları ile de öğrenmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda çok şanslıyım çünkü babam Ahmet Okar, Osmanlı ve dünya tarihine çok meraklıdır, bu konuda abimin ve benim ufkumu açan kişidir.
Aida nasıl bir karekter. Aşkı için neler söylemek istersiniz?
Aida 17 yaşında Boşnak bir genç kız. Ailesi ile Bosna'da küçük bir kasabada yaşıyorlar. Hikayemiz bu kasabada başlıyor. Aida lise son sınıfa gidiyor ve okulunu bitirince Murat gibi Istanbul'a gidip tıp okumanın hayalini kuruyor. İdealistliğinin yanı sıra Murat?a karşı olan aşkı da bu kararını şekillendirmiş olabilir. Aida gibi içi cıvıl cıvıl, temiz, saf bir kızın gözünden savaşın ilk tohumlarını ve sonra yavaş yavaş savaş sürecini göreceğiz. Bu sureçte Aida?nin olgunlaştığını ve elbette değiştiğini göreceğiz. Aida ve bütün karakterler sayesinde, yaşananların ağırlığı karşısında bir milletin nasıl mücadele ettiğini göreceğiz.
Sizin oyuncu olma öykünüz nasıl?
Önce müzik okudum, sonra oyunculuk üzerine eğitim almaya karar verdim. Beni destekleyen açık görüşlü sanatsever bir ailem olduğu için de bu kararımın peşinden gidebildim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, tiyatro bölümünde hem lisans, hem de yüksek lisans eğitimi aldım.
Sektörün sıkıntılarında umutlu bir gelişme var mı sizce? Mesela oyuncu sendikası için neler söylemek istersiniz?
Bence henüz olumlu bir gelişme yok. Emeğin hakkını bulmaması ne yazık ki sadece bizim sektörle ilgili değil ülkemizin genel problemlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Sendikalaşmak elbette önemli bir gelişmedir, bu oluşumu sonuna kadar destekliyorum, geri dönüşümleri kısa dönemde değil ama zaman icinde muhakkak olacaktır.
Çekimler nasıl geçiyor, ekibinizi biraz anlatır mısınız?
Genelde Sapanca Kırkpınar'da, arada da Bosna Hersek?te çekim yapıyoruz. Hem teknik ekip hem de oyuncular çok uyumlu ve keyifli bir kadro oluşturdu. Uzun saatler sonunda bile gülümseyerek çalışabiliyoruz, bu elbette, bu kadroyu bir araya getiren yapım şirketimiz Sinevizyonun başarısıdır.
TRT 1 'de 19 Ekim Çarşamba günü Bosna savaşını anlatan yeni dizi Mavi Kelebekler'de liseli Boşnak kızını oynayan Oya Okar, '' Bu dizi Bosna'daki acıları hatırlamak adına çok önemli'' dedi.
SÖYLEŞİ / NİL ÖZER / STAR
Gerçek bir dramı oynuyorsunuz. Duygularınızı öğrenebilir miyim?
İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış en trajik olaylardan biri Boşnak katliamı. Dünya?nin gözü önünde 300.000 küsür Boşnak katledilmiş. Ve bu çok vahşice yapılmış. Bu sebeple bu konu hakkında araştırma yaptıkça kalbiniz, zihniniz, değer yargılarınız paramparça oluyor. Çok büyük acılar yaşanmış. Böyle bir hikayeyi anlatmaya kalkmak sırtınıza herhangi bir hikayeden daha fazla yük yüklüyor.
Projeyi kabul etmenizdeki etkenler nelerdir?
Bu katliam yaşanırken ben 6 yaşındaydım, ne yazık ki o yaşlarda bu durumu algılayamıyorsunuz. Daha sonraları, üniversitedeyken böyle bir savaş yaşandığını ve pek çok insanın hayatının değiştiğini ögrendim. Bu acı olayın üzerinden sadece 20 yıl geçmiş olmasına karşın bu kadar az biliniyor olması beni çeken en onemli nedenlerden biriydi. Şimdi sokağa çıkıp 18-26 yaş arası gençlere sorsak Boşnak katliamı nedir diye, çok tatminkar cevaplar alamayacağımıza eminim. Bu sebeple bu olayın unutulmaması, unutturulmaması icin Sinevizyonun çok önemli bir işe imza attığına inanıyorum, bende bu işin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum.
Araştırma yaptınız mı?
Gerçek bir hikayeyi anlattığımız için aksi düşünülemez. Acı bir olayı anlattığımız için çok hassas davranmaya çalışıyoruz, yanlış veya gerçek dışı herhangi birşey yaparak kimseyi rencide etmek istemiyoruz. Bu sebeple pek çok yazılı belge, roman, film, belgesel izledik ve savaşı fiilen yaşamış kişilerin gerçek hikayelerini dinledik.Yapımcımız Hatice Soysev Kolat ve yönetmenimiz Yasemin Türkmenli?nin aile köklerinin oraya dayanıyor olması bu konuyu daha iyi değerlendirmemize yardımcı oluyor.
Tarih ilginizi çekiyor mu, dünyanın bugünkü durumu için neler söylemek istersiniz?
Oyunculuk yapmak için insanı anlamanız lazım. İnsanca olanı anlamak lazım. Bunun için gözlem yapmak, araştırma yapmak ve en önemlisi kendini tanımak gerekli ki başkasını da anlayabileyim. Kendini tanımak için de yaşadığın topraklarda ne olup bittiğini, seni sen yapan geçmişin, ne olduğunu bilmek gerektiğini düşünüyorum. Bana göre oyuncuyu özgün yapan şeylerden biri bu, doğuluyken batılıymış gibi davranmak değil. Bu yüzden de tarihi iyisi ve kötüsü ile sadece bir kahramanlık hikayesi olarak değil zaafları ile de öğrenmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda çok şanslıyım çünkü babam Ahmet Okar, Osmanlı ve dünya tarihine çok meraklıdır, bu konuda abimin ve benim ufkumu açan kişidir.
Aida nasıl bir karekter. Aşkı için neler söylemek istersiniz?
Aida 17 yaşında Boşnak bir genç kız. Ailesi ile Bosna'da küçük bir kasabada yaşıyorlar. Hikayemiz bu kasabada başlıyor. Aida lise son sınıfa gidiyor ve okulunu bitirince Murat gibi Istanbul'a gidip tıp okumanın hayalini kuruyor. İdealistliğinin yanı sıra Murat?a karşı olan aşkı da bu kararını şekillendirmiş olabilir. Aida gibi içi cıvıl cıvıl, temiz, saf bir kızın gözünden savaşın ilk tohumlarını ve sonra yavaş yavaş savaş sürecini göreceğiz. Bu sureçte Aida?nin olgunlaştığını ve elbette değiştiğini göreceğiz. Aida ve bütün karakterler sayesinde, yaşananların ağırlığı karşısında bir milletin nasıl mücadele ettiğini göreceğiz.
Sizin oyuncu olma öykünüz nasıl?
Önce müzik okudum, sonra oyunculuk üzerine eğitim almaya karar verdim. Beni destekleyen açık görüşlü sanatsever bir ailem olduğu için de bu kararımın peşinden gidebildim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, tiyatro bölümünde hem lisans, hem de yüksek lisans eğitimi aldım.
Sektörün sıkıntılarında umutlu bir gelişme var mı sizce? Mesela oyuncu sendikası için neler söylemek istersiniz?
Bence henüz olumlu bir gelişme yok. Emeğin hakkını bulmaması ne yazık ki sadece bizim sektörle ilgili değil ülkemizin genel problemlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Sendikalaşmak elbette önemli bir gelişmedir, bu oluşumu sonuna kadar destekliyorum, geri dönüşümleri kısa dönemde değil ama zaman icinde muhakkak olacaktır.
Çekimler nasıl geçiyor, ekibinizi biraz anlatır mısınız?
Genelde Sapanca Kırkpınar'da, arada da Bosna Hersek?te çekim yapıyoruz. Hem teknik ekip hem de oyuncular çok uyumlu ve keyifli bir kadro oluşturdu. Uzun saatler sonunda bile gülümseyerek çalışabiliyoruz, bu elbette, bu kadroyu bir araya getiren yapım şirketimiz Sinevizyonun başarısıdır.
17 Ekim 2011 Pazartesi
İffet'e RTÜK'ten ikinci ayar geldi
Star TV'de yayınlanan İffet dizisindeki tacavüz sahnesi yeni RTÜK yasası nedeniyle çok dikkatli çekilmişti.Dizinin 4. bölümünde ise bu kez filmde yer alan babasının, İffet'in hamile kaldığını mahalleliden öğrenip çılgına döndüğü sahneler ekrana geldi.İffet'i babası evlilik dışı hamile kaldığı için sokazk ortasında evire çevire dövdü. RTÜK'ten ceza almamak için bu sahnenin 1, 5 dakikası kısaltıldı.Öte yandan diziye ikinci bir yönetmen geldi. Çekimlerin yetiştirebilmesi için yönetmen Şenol Sönmez ile anlaşıldı.
13 Ekim 2011 Perşembe
fatmagülün suçu ne
Annesinin bıraktığı mektupla, yıllarca bir yalana inandığını fark eden Kerim, tüm hayatını yeniden gözden geçirmeye başlar.
Artık Kerim için Fatmagül’le olan evliliği bile soru işaretleriyle doludur. Kerim’in kendisini hiçbir zaman affetmeyeceğini düşünen Ebe Nine bu süreçte çok önemli bir kararın eşiğine gelir. Turaner Alagöz’ün intiharı, Yaşaranlar’ın gündemine bomba gibi düşer. Reşat Yaşaran olayların bu noktaya gelmesinin sebebi olarak Erdoğan’ı görünce, Yaşaranlar arasında yeni bir fırtına kopar. Ama asıl tehlike, Turaner Alagöz’ün ölmeden önce savcılığa verilmek üzere bıraktığı mektuptur. Bu mektup Fatmagül ile ilgilidir. Meltem’e destek olmak için Ankara’ya giden Mustafa, her yeni gelişmeyi Fatmagül’e ulaşabilmek için kullanır. Fatmagül’ün Mustafa’yla süren iletişimi Kerim’in yüreğindeki korkulara bir yenisini ekler. Bu korkular, Fatmagül’ün mahkemesiyle ilgili sevindirici gelişmelerin bile önüne geçer. Yıllar sonra babası Fahrettin’le bir araya gelen Kerim ise bu buluşmadan sonra iyice içine kapanır. Fatmagül sabırla Kerim’e yardım etmeye çalışırken, hiç tanımadığı bir Kerim’le karşı karşıya kalacaktır
Artık Kerim için Fatmagül’le olan evliliği bile soru işaretleriyle doludur. Kerim’in kendisini hiçbir zaman affetmeyeceğini düşünen Ebe Nine bu süreçte çok önemli bir kararın eşiğine gelir. Turaner Alagöz’ün intiharı, Yaşaranlar’ın gündemine bomba gibi düşer. Reşat Yaşaran olayların bu noktaya gelmesinin sebebi olarak Erdoğan’ı görünce, Yaşaranlar arasında yeni bir fırtına kopar. Ama asıl tehlike, Turaner Alagöz’ün ölmeden önce savcılığa verilmek üzere bıraktığı mektuptur. Bu mektup Fatmagül ile ilgilidir. Meltem’e destek olmak için Ankara’ya giden Mustafa, her yeni gelişmeyi Fatmagül’e ulaşabilmek için kullanır. Fatmagül’ün Mustafa’yla süren iletişimi Kerim’in yüreğindeki korkulara bir yenisini ekler. Bu korkular, Fatmagül’ün mahkemesiyle ilgili sevindirici gelişmelerin bile önüne geçer. Yıllar sonra babası Fahrettin’le bir araya gelen Kerim ise bu buluşmadan sonra iyice içine kapanır. Fatmagül sabırla Kerim’e yardım etmeye çalışırken, hiç tanımadığı bir Kerim’le karşı karşıya kalacaktır
Aşk-ı Memnu İran'da rekor kırmaya devam ediyor
Tüm önlemlere rağmen Aşk-ı Memnu İran?da en çok izlenen dizi oldu. İngiltere'den İran'da yaşayanlara yönelik olarak uydu aracılığı ile Farsça yayın yapan Gem Classic kanalında yayınlanan Türk dizileri tutku haline gelirken, alınan tüm polisiye önlemlere rağmen izlenmesinin önüne geçilemedi. İran'da Türk televizyon dizilerine büyük ilgi olduğunu göz önüne alan bir şirket, İngiltere'den yayın ruhsatı alarak Farsça dublajlı dizileri yayınlamaya başladı. Kanalın ilgi görmesi üzerine şirket bir de Batı pop müziği klipleri yayınladığı müzik kanalını açtı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)